ARAŞTIRMA MAKALESI | |
1. | Tip 2 Diyabetik Makroalbüminürik Hastalarda Makroalbüminüri Reresyonun Değerlendirilmesi Evaluation of macroalbuminuria Regression in Type 2 Diabetic Macroalbuminuric Patients Akın Dayan, Yaşar Sertbaş, Sami Sabri Bulgurlu, Gül Babacan Abanonu, Refik DemirtunçSayfalar 111 - 116 GİRİŞ ve AMAÇ: Diyabetik nefropati, son dönem böbrek yetmezliğinin en önemli nedenlerinden biridir. Yoğun ve çok yönlü tedavi yaklaşımları ile hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilir ve hatta bazı durumlarda geriletilebilir. Çalışmamızda olağan klinik pratiğimizde izlediğimiz aşikar diyabetik nefropatisi bulunan tip 2 diyabetik hastalarda makroalbüminüri regresyonunun insidansı ve prediktörleri araştırılmıştır. YÖNTEM ve GEREÇLER: Kliniğimizde 3-6 yıl süre ile (ortalama: 4.1±1.0 yıl) Tip 2 diyabetes mellitus tanısı ile takipli, kalıcı makroalbüminürisi (idrar albümin atılımı (İAA) ?300 mg/24 saat) bulunan 37 erişkin hasta, hasta bilgileri hastane kayıtlarından elde edilmek suretiyle çalışmaya dahil edilmiştir. Takip sonrasında hastalar, İAA’nın 300 mg/24 saat’in altına inmesine veya 300 mg/24 saat ve üzerinde sebat etmesine göre iki gruba ayrılmış, her iki grubun laboratuvar ve klinik parametreleri karşılaştırılmıştır. BULGULAR: Çalışmaya katılanların yaş ortalaması 62,6 ± 8,4 yıl, diyabet süresi 12,0 ±7,8 yıldı. Tüm hastalar insülin tedavisi almaktaydı. İAA 14 hastada (%38) 300 mg/24 saat’in altına geriledi. İAA’da gerileme görülen hastaların albüminüri seviyelerinde %71’lik azalma, makroalbüminürisi devam eden hastaların albüminüri seviyelerinde %228’lik artış saptandı. Kreatinin klirensi her iki grupta da benzer oranda düşüş gösterdi (sırasıyla: %22 ve %17; p=0,835). İdrar albümin atılımındaki yüzde değişim, bazal ve takip sonrası HbA1c (sırasıyla: r =0,37 p=0,023 ve r =0,58 p<0,001) ve takip sonrası trigliserid düzeyleri ile pozitif korelasyon gösterdi. Makroalbüminürisi gerileme gösteren grupta takip sonrası HbA1c ve ürik asit seviyeleri belirgin olarak düşük iken bazal parametrelerde gruplar arasında anlamlı farklılık yoktu. Regresyon analizine göre takip sonrası HbA1c, albüminüri düzeyi için belirleyici yegane faktördü (OR: 8.0, 1.1-59.9, p=0.043). TARTIŞMA ve SONUÇ: Makroalbüminürisi bulunan Tip 2 DM hastalar›nda makroalbüminüri regresyonunda etkili olan en önemli faktör iyi glisemik kontroldür. |
OLGU SUNUMU | |
2. | 36 Pulmoner Tromboemboli Olgusunun Klinik ve Laboratuvar Özellikleri The Clinical and Laboratory Features of 36 Pulmonary Thromboembolism Patients Güliz Ataç, Selahattin Öztaş, Müge Özdemir, Gül Erdal, Sema Saraç, Gamze Ayar, Özlen Tümer, Melahat KurutepeSayfalar 117 - 122 Kliniğimizde pulmoner tromboemboli tanısı konulan 36 olgunun klinik ve laboratuvar özellikleri retrospektif olarak gözden geçirildi. Hastaların 20’si (%55.6) kadın,16’sı (%44.5) erkektir.Yaş ortalaması 61.11± 16.1 dir. |
ARAŞTIRMA MAKALESI | |
3. | Akut Kolesistit İçin Yapılan Geç Laparoskopik Kolesistektomide Açığa Geçiş Nedenleri Resons of Conversion to Open Procedure in Delayed Laparoscopic Cholecystectomy Followin Acute Cholecystitis Ömer Faruk Özkan, Ediz Altınlı, Neşet Köksal, Atilla Çelik, Mehmet Ali Uzun, Münire Kayahan, Ersin Ergün, Ersan EroğluSayfalar 123 - 126 GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmada amacımız; akut kolesistit nedeniyle konservatif tedavi alan ve 6-8 hafta sonra cerrahi tedavi planlanan hastalarda laparoskopik cerrahi sırasında açığa geçiş nedenlerinin irdelenmesidir. YÖNTEM ve GEREÇLER: 2004 –2009 yılları arasında akut kolesistit nedeniyle medikal tedavi alan ve 6-8 hafta sonra ameliyat edilen hastalar retrospektif olarak incelendi. Laparoskopik olarak başlanan ameliyatlardaki açığa geçiş nedenleri irdelendi. BULGULAR: Ameliyat edilen 86 hastanın 16’sında (%18.6) açığa geçildi. 8 hastada intraabdominal yapışıklıklar, 2 hastada anatomik yapı ların ortaya konulamaması, 2 hastada safra kesesi kanseri şüphesi, 2 hasta kontrol edilemeyen kanama ve birer hastada diğer organ patolojisi ile duodenum yaralanması şüphesi nedeni ile açığa geçildi. TARTIŞMA ve SONUÇ: Akut kolesistitte ameliyat zamanlaması tartışmalıdır. Erken veya geç planlanan laparoskopik kolesistektomide gerektiğinde açığa geçmekten kaçınılmamalıdır. |
OLGU SUNUMU | |
4. | Açık Teknik Rinoplasti Sonuçlarımız Results of Open Structure Rhinoplasty Önder İhvan, Lütfü Şeneldir, Tanju Gökçeer, Sema KöksalSayfalar 127 - 132 Rinoplasti, yüz plastik cerrahisinde en çok talep edilen girişim olarak bilinmektedir. Açık teknik rinoplasti, midkolumellar ve bilateral marjinal insizyonlar ile yapılan eksternal bir yaklaşım şeklidir. |
5. | Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Kliniğinde Mayıs 2002 - Mayıs 2007 Tarihleri Arasında Takip Edilen Akut Bakteryel Menenjit Olgularının Akut Komplikasyon Gelişimi Açısından Değerlendirilmes Evaluation of The Patients With Bacterial Meningitis in Terms of Development of Acute Complications Between May 2002 - May 2007 Follow-up Period in Haydarpaşa Numune Training and Research Hospital Tamay Özkozacı, Nurhan Ceviz Ozantürk, Suna Hancili, Esra Önal Sönmez, Narin Akıcı, Çağatay Nuhoğlu, Refik DemirtunçSayfalar 133 - 142 Menenjitte, hastalık patolojisinin daha iyi anlaşılmasna rağmen tanı metodları ve tedavi metodları hala sorun olmaya devam etmektedir. Gelişmiş tanı ve tedavi yöntemlerine rağmen çocukluk çağı menenjitleri yüksek oranda mortalite ve morbiditeye neden olarak günümüzde de önemini korumaktadır. |
6. | Ürik Asitin Koroner Arter Hastalığı, Yaygınlığı ve Risk Faktörleri ile İlişkisi The Relation of Risk Factors Between Uric Acid and Prevalence of Coronary Artery Diseases Veli Gökçe, Mehmet Asıl, Ahmet Avcı, Ayşe Boyacı, Şuke KorkmazSayfalar 143 - 150 Lipid peroksidasyonu (oto oksidasyon) yaşlanma, ateroskleroz, kanser, inflamatuvar hastalıklar, gibi bazı fizyolojik ve patolojik süreçlerde etkin olan doku hasarından sorumlu olan mekanizmalardan biridir. |
7. | Tarsal Tünel Sendromu: Literatürün Gözden Geçirilmesi Tarsal Tunnel Syndrome: Review of The Literature Tuncay Kaner, Taşkan Akdeniz, İbrahim TutkanSayfalar 151 - 158 Tarsal tünel sendromu posterior tibial sinirin medial malleol seviyesinde tuzaklanması sonucu ortaya çıkan nadir bir tuzak nöropatidir. Bu makalede tarsal tünel sendromu literatür eşliğinde anatomi, etiyoloji, klinik bulgular, tanı, tedavi ve tedavi sonuçları ışığında değerlendirilecektir. |
8. | Adjuvan Kemoterapi Sonrası Gelişen Nötropenik Enteroklotik: Olgu Sunumu Neutropenic Enterocolitis Following Adjuvant Chemotherapy Treatment: Report of a Case Aylin Acar, Mustafa Kaya, Orhan AlimoğluSayfalar 159 - 162 Nötropenik enterokolit veya tifilit, barsakların nekrotizan inflamatuvar akut hastalığıdır. Elli bir yaşında, kolon adenokarsinomu tanısı ile sağ hemikolektomi uygulanan erkek hasta, adjuvan kemoterapi sonrası karın ağrısı, bulantı, kusma, gaz ve gaita çıkaramama şikayetleriyle başvurdu. |
9. | Borderline Müsinöz Tümör Zemininde Gelişen Apendiks Mukoseli: Olgu Sunumu Apendix Mucocele Appearing on the Base of borderline Mucinous Tumor Mustafa Kaya, İbrahim Atak, Ali Kılıç, Gözde Kır, Orhan AlimoğluSayfalar 163 - 165 Apendiks mukoseli apendiks lümenin anormal mukus birikimi nedeniyle genişleyip kistik bir kitle haline gelmesidir. Kırk üç yaşında erkek hasta 2 gündür devam eden karın ağrısı nedeniyle acil servise başvurdu. |