ISSN: 2630-5720 | E-ISSN: 2687-346X
HAYDARPAŞA NUMUNE MEDICAL JOURNAL - Haydarpasa Numune Med J: 50 (3)
Cilt: 50  Sayı: 3 - 2010
ARAŞTIRMA MAKALESI
1. 
Tip 2 Diyabetik Makroalbüminürik Hastalarda Makroalbüminüri Reresyonun Değerlendirilmesi
Evaluation of macroalbuminuria Regression in Type 2 Diabetic Macroalbuminuric Patients
Akın Dayan, Yaşar Sertbaş, Sami Sabri Bulgurlu, Gül Babacan Abanonu, Refik Demirtunç
Sayfalar 111 - 116
GİRİŞ ve AMAÇ: Diyabetik nefropati, son dönem böbrek yetmezliğinin en önemli nedenlerinden biridir. Yoğun ve çok yönlü tedavi yaklaşımları ile hastalığın ilerlemesi yavaşlatılabilir ve hatta bazı durumlarda geriletilebilir. Çalışmamızda olağan klinik pratiğimizde izlediğimiz aşikar diyabetik nefropatisi bulunan tip 2 diyabetik hastalarda makroalbüminüri regresyonunun insidansı ve prediktörleri araştırılmıştır.
YÖNTEM ve GEREÇLER: Kliniğimizde 3-6 yıl süre ile (ortalama: 4.1±1.0 yıl) Tip 2 diyabetes mellitus tanısı ile takipli, kalıcı makroalbüminürisi (idrar albümin atılımı (İAA) ?300 mg/24 saat) bulunan 37 erişkin hasta, hasta bilgileri hastane kayıtlarından elde edilmek suretiyle çalışmaya dahil edilmiştir. Takip sonrasında hastalar, İAA’nın 300 mg/24 saat’in altına inmesine veya 300 mg/24 saat ve üzerinde sebat etmesine göre iki gruba ayrılmış, her iki grubun laboratuvar ve klinik parametreleri karşılaştırılmıştır.
BULGULAR: Çalışmaya katılanların yaş ortalaması 62,6 ± 8,4 yıl, diyabet süresi 12,0 ±7,8 yıldı. Tüm hastalar insülin tedavisi almaktaydı. İAA 14 hastada (%38) 300 mg/24 saat’in altına geriledi. İAA’da gerileme görülen hastaların albüminüri seviyelerinde %71’lik azalma, makroalbüminürisi devam eden hastaların albüminüri seviyelerinde %228’lik artış saptandı. Kreatinin klirensi her iki grupta da benzer oranda düşüş gösterdi (sırasıyla: %22 ve %17; p=0,835). İdrar albümin atılımındaki yüzde değişim, bazal ve takip sonrası HbA1c (sırasıyla: r =0,37 p=0,023 ve r =0,58 p<0,001) ve takip sonrası trigliserid düzeyleri ile pozitif korelasyon gösterdi. Makroalbüminürisi gerileme gösteren grupta takip sonrası HbA1c ve ürik asit seviyeleri belirgin olarak düşük iken bazal parametrelerde gruplar arasında anlamlı farklılık yoktu. Regresyon analizine göre takip sonrası HbA1c, albüminüri düzeyi için belirleyici yegane faktördü (OR: 8.0, 1.1-59.9, p=0.043).
TARTIŞMA ve SONUÇ: Makroalbüminürisi bulunan Tip 2 DM hastalar›nda makroalbüminüri regresyonunda etkili olan en önemli faktör iyi glisemik kontroldür.

OLGU SUNUMU
2. 
36 Pulmoner Tromboemboli Olgusunun Klinik ve Laboratuvar Özellikleri
The Clinical and Laboratory Features of 36 Pulmonary Thromboembolism Patients
Güliz Ataç, Selahattin Öztaş, Müge Özdemir, Gül Erdal, Sema Saraç, Gamze Ayar, Özlen Tümer, Melahat Kurutepe
Sayfalar 117 - 122
Kliniğimizde pulmoner tromboemboli tanısı konulan 36 olgunun klinik ve laboratuvar özellikleri retrospektif olarak gözden geçirildi. Hastaların 20’si (%55.6) kadın,16’sı (%44.5) erkektir.Yaş ortalaması 61.11± 16.1 dir.

ARAŞTIRMA MAKALESI
3. 
Akut Kolesistit İçin Yapılan Geç Laparoskopik Kolesistektomide Açığa Geçiş Nedenleri
Resons of Conversion to Open Procedure in Delayed Laparoscopic Cholecystectomy Followin Acute Cholecystitis
Ömer Faruk Özkan, Ediz Altınlı, Neşet Köksal, Atilla Çelik, Mehmet Ali Uzun, Münire Kayahan, Ersin Ergün, Ersan Eroğlu
Sayfalar 123 - 126
GİRİŞ ve AMAÇ: Bu çalışmada amacımız; akut kolesistit nedeniyle konservatif tedavi alan ve 6-8 hafta sonra cerrahi tedavi planlanan hastalarda laparoskopik cerrahi sırasında açığa geçiş nedenlerinin irdelenmesidir.
YÖNTEM ve GEREÇLER: 2004 –2009 yılları arasında akut kolesistit nedeniyle medikal tedavi alan ve 6-8 hafta sonra ameliyat edilen hastalar retrospektif olarak incelendi. Laparoskopik olarak başlanan ameliyatlardaki açığa geçiş nedenleri irdelendi.
BULGULAR: Ameliyat edilen 86 hastanın 16’sında (%18.6) açığa geçildi. 8 hastada intraabdominal yapışıklıklar, 2 hastada anatomik yapı ların ortaya konulamaması, 2 hastada safra kesesi kanseri şüphesi, 2 hasta kontrol edilemeyen kanama ve birer hastada diğer organ patolojisi ile duodenum yaralanması şüphesi nedeni ile açığa geçildi.
TARTIŞMA ve SONUÇ: Akut kolesistitte ameliyat zamanlaması tartışmalıdır. Erken veya geç planlanan laparoskopik kolesistektomide gerektiğinde açığa geçmekten kaçınılmamalıdır.

OLGU SUNUMU
4. 
Açık Teknik Rinoplasti Sonuçlarımız
Results of Open Structure Rhinoplasty
Önder İhvan, Lütfü Şeneldir, Tanju Gökçeer, Sema Köksal
Sayfalar 127 - 132
Rinoplasti, yüz plastik cerrahisinde en çok talep edilen girişim olarak bilinmektedir. Açık teknik rinoplasti, midkolumellar ve bilateral marjinal insizyonlar ile yapılan eksternal bir yaklaşım şeklidir.

5. 
Haydarpaşa Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Kliniğinde Mayıs 2002 - Mayıs 2007 Tarihleri Arasında Takip Edilen Akut Bakteryel Menenjit Olgularının Akut Komplikasyon Gelişimi Açısından Değerlendirilmes
Evaluation of The Patients With Bacterial Meningitis in Terms of Development of Acute Complications Between May 2002 - May 2007 Follow-up Period in Haydarpaşa Numune Training and Research Hospital
Tamay Özkozacı, Nurhan Ceviz Ozantürk, Suna Hancili, Esra Önal Sönmez, Narin Akıcı, Çağatay Nuhoğlu, Refik Demirtunç
Sayfalar 133 - 142
Menenjitte, hastalık patolojisinin daha iyi anlaşılmasna rağmen tanı metodları ve tedavi metodları hala sorun olmaya devam etmektedir. Gelişmiş tanı ve tedavi yöntemlerine rağmen çocukluk çağı menenjitleri yüksek oranda mortalite ve morbiditeye neden olarak günümüzde de önemini korumaktadır.

6. 
Ürik Asitin Koroner Arter Hastalığı, Yaygınlığı ve Risk Faktörleri ile İlişkisi
The Relation of Risk Factors Between Uric Acid and Prevalence of Coronary Artery Diseases
Veli Gökçe, Mehmet Asıl, Ahmet Avcı, Ayşe Boyacı, Şuke Korkmaz
Sayfalar 143 - 150
Lipid peroksidasyonu (oto oksidasyon) yaşlanma, ateroskleroz, kanser, inflamatuvar hastalıklar, gibi bazı fizyolojik ve patolojik süreçlerde etkin olan doku hasarından sorumlu olan mekanizmalardan biridir.

7. 
Tarsal Tünel Sendromu: Literatürün Gözden Geçirilmesi
Tarsal Tunnel Syndrome: Review of The Literature
Tuncay Kaner, Taşkan Akdeniz, İbrahim Tutkan
Sayfalar 151 - 158
Tarsal tünel sendromu posterior tibial sinirin medial malleol seviyesinde tuzaklanması sonucu ortaya çıkan nadir bir tuzak nöropatidir. Bu makalede tarsal tünel sendromu literatür eşliğinde anatomi, etiyoloji, klinik bulgular, tanı, tedavi ve tedavi sonuçları ışığında değerlendirilecektir.

8. 
Adjuvan Kemoterapi Sonrası Gelişen Nötropenik Enteroklotik: Olgu Sunumu
Neutropenic Enterocolitis Following Adjuvant Chemotherapy Treatment: Report of a Case
Aylin Acar, Mustafa Kaya, Orhan Alimoğlu
Sayfalar 159 - 162
Nötropenik enterokolit veya tifilit, barsakların nekrotizan inflamatuvar akut hastalığıdır. Elli bir yaşında, kolon adenokarsinomu tanısı ile sağ hemikolektomi uygulanan erkek hasta, adjuvan kemoterapi sonrası karın ağrısı, bulantı, kusma, gaz ve gaita çıkaramama şikayetleriyle başvurdu.

9. 
Borderline Müsinöz Tümör Zemininde Gelişen Apendiks Mukoseli: Olgu Sunumu
Apendix Mucocele Appearing on the Base of borderline Mucinous Tumor
Mustafa Kaya, İbrahim Atak, Ali Kılıç, Gözde Kır, Orhan Alimoğlu
Sayfalar 163 - 165
Apendiks mukoseli apendiks lümenin anormal mukus birikimi nedeniyle genişleyip kistik bir kitle haline gelmesidir. Kırk üç yaşında erkek hasta 2 gündür devam eden karın ağrısı nedeniyle acil servise başvurdu.

LookUs & Online Makale